16 Eylül 2013 günü Suriye'ye ait Mi-17 tipi bir helikopter sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle Türk savaş uçakları tarafından düşürülürken Türk Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre Suriye helikopteri sınıra yaklaşık 48 kilometre mesafede iken üssü Diyarbakır'da bulunan Birleştirilmiş Kontrol İhbar Merkezi tarafından takibe alınmış, yapılan uyarılara rağmen sınırı 2 kilometre ihlal etmesi nedeniyle Türk jetinin düşürülmesi sonrası değişen angajman kurallarına uyularak düşürülmüştür. Suriye Genelkurmay Başkanlığı tarafından helikopterin Türk jetleri tarafından düşürüldüğünün onaylandığı bir açıklama yapılarak malum açıklamada helikopterin Lazkiye kırsalı Bedama bölgesi üzerinde Türkiye sınırından giren muhalifleri izlemekte iken teknik bir aksaklık sonucu Türkiye sınırlarına girdiği de doğrulanmış fakat askerî bir görevi olmayan helikopterin hemen Suriye sınırına geri döndüğü ifade edilmiştir.
23 Mart 2014 tarihinde Suriye'ye ait bir MiG-23 savaş uçağının Türkiye tarafından düşürülmesinden sonra Türk Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Birleştirilmiş Kontrol İhbar Merkezi tarafından Hatay sınırına 80 deniz mili kala izlemeye alınan iki Suriye savaş uçağı sınıra 10 deniz mili mesafeden itibaren Türk hava sahasına yaklaştığına ilişkin dört kez ikaz edilmiş fakat ikinci uçak uyarıyı dikkate almayarak Türk hava sahasına girmiş, yaklaşık 1 kilometre kadar da hava sahasını ihlal etmiştir. Daha sonra batıya doğru yönelerek 1.5 kilometre kadar Türk hava sahasında uçmaya devam eden uçak bu esnada bölgede hava devriye görevinde bulunan Türkiye'ye ait bir F-16 savaş uçağından 13.14'te Suriye uçağına füze atılmış ve isabet alan Suriye savaş uçağı sınırın 1200 metre güneyindeki Keseb kasabasına düşmüştür. Suriye Arap Haber Ajansı ise Türkiye'nin verdiği bilgileri yalanlayarak vurulan uçağın Türkiye hava sahasında olmadığını, Lazkiye üzerinde muhalif kuvvetlere karşı bir hava harekâtında olduğu yönünde açıklama yapmıştır. Ertesi gün açıklama yapan uçağın pilotu da Suriye Arap Haber Ajansı'nı doğrulayarak Türkiye sınırından 7 kilometre uzakta olduğunu, vurulduğu sırada da üsse geri dönmeye hazırlandığını açıklamıştır.
9 Aralık 2015 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti, iki ülke arasındaki vize serbestisi anlaşmasını tek taraflı iptal etmesine cevaben 17 Aralık 2015'te Suriye Arap Cumhuriyeti de anlaşmayı iptal ettiğini duyurdu.
Suriye'nin İdlib ilinde bulunan İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi"nde ateşkes gözlem misyonu için kurulan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait 10 nolu gözlem noktası 29 Nisan 2019 ve 4 Mayıs 2019 tarihlerinde 2 defa Suriye Arap Ordusu güçleri tarafından topçu atışı ile saldırıda bulunuldu. Saldırıda ilk belirlemelere göre 4 asker hafif yaralandı. Yaralı askerler bölgeye sevk edilen helikopterler ile tahliye edildi.
9 Ekim 2019 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı’nın 17 Ekim 2019 günü yaptığı açıklamada işgal olduğunu iddia eden Esed rejimi, buna karşılık verileceğini açıkladı.
23 Ekim 2019 günü Türk Millî Savunma Bakanlığı harekâtın sona erdiğini açıkladı.
13 Şubat 2020 tarihinde Suriye Parlamentosu, yıllardır Türkiye'nin aleyhine propaganda olarak Ermeni diasporasınca kullanılmaya çalışılan 1915 Ermeni tehcirini sözde soykırım olarak oy birliğiyle tanımaya karar verdi.
Muammer Kaddafi, Hüsnü Mübarek, Ali Abdullah Salih, Zeynel Abidin Bin Ali gibi önemli Arap liderlerin devrildiği kanlı Arap Baharı’na rağmen İran'ın milis kuvvetleriyle, Rusya'nın da hava gücüyle sunduğu desteklerle devrilmeden ayakta kalabilen Beşşar Esad rejimi, Suriye topraklarının büyük çoğunluğunu kontrolünde tutma noktasına gelmişti. Rejim karşıtlarının sıkışıp kaldığı İdlib, Esed rejimi için çözülemeyen bir düğüm olarak kalmıştır. Esad, burayı da alırsa artık Suriye İç Savaşı'nın kazananı olduğunu ilan edecekti.
Bu yüzden hiç vakit kaybetmeksizin 27 Şubat 2020’de rejim kuvvetleri İdlib üzerine büyük bir taarruz başlattı. Fakat Şam rejiminin kullandığı uçaklar, Türk askerlerinin bulunduğu bir konvoyu da vurunca 34 Türk askeri şehit oldu. Bu hadise, Türkiye'nin Suriye İç Savaşı kapsamındaki en büyük kaybıdır.
Saldırının ardından, Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye askerini "meşru hedef" olduğunu açıklayarak 200'den fazla topçu atışıyla 329 Suriye askerinin "etkisiz hâle getirildiğini" açıklarken Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı topçu birlikleri Halep'in kuzeyindeki Nubl-Zehra bölgesinde bulunan Suriye ordusu ve Hizbullah hedeflerini de vurdu.
29 Şubat 2020'de Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte hareket eden Suriye Millî Ordusu, İdlib'in güneyinde Dukmak, Tel Mabutah (Zukum), Kalaydin, Kawgafinah, Sahafun köylerini Suriye hükûmet güçlerinden temizleyerek kontrol altına aldı.
1 Mart 2020'de Suriye rejim kuvvetlerinin İdlib üzerindeki hava sahasının kapatıldığını, bölgede görülecek tüm hedeflerin düşman olarak algılanıp hava savunma sistemleri tarafından vurulacağını duyurmasından sonra Türkiye tarafından Suriye ordusuna bağlı Rus yapımı 2 savaş uçağı düşürüldü. Millî Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Uçaklarımıza taarruz eden Rejime ait 2 SU-24 tipi uçak düşürülmüştür” denildi.
2 Mart 2020'de Suriye Silahlı Kuvvetleri, Ruş hava desteğiyle Serakib ilçesi ve etrafındaki birkaç kasabayı ele geçirirken Rusya, Rus askeri polisinin ilçeye girdiğini duyurdu.
3 Mart 2020'de Türk silahlı kuvvetleri'ne ait bir F-16 savaş uçağının Türk sınırları içerisinden, 45 kilometre uzaktan yaptığı atış ile Esad rejimine ait L39, bilinen adıyla "Albatros", tipi uçağı düşürdüğü açıklandı. Aynı gün Suriye ordusunun saldırısı sonucu 1 Türk askeri şehit olurken 9 Türk askeri yaralandı. Türk Silahlı Kuvvetleri bölgede bulunan 82 Suriye ordusu hedefini ateş altına aldı. Bölgedeki çeşitli kaynaklardan alınan son bilgilere göre; ateş altına alınan Suriye ordusu hedeflerinden 9 tank, 2 obüs, 6 ÇNRA ve 2 askeri aracın imha edildiği, 299 Suriye askerinin öldürüldüğü açıklanmıştır.
4 Mart 2020'de Suriye Silahlı Kuvvetleri Türk Silahlı Kuvvetlerine yeni bir saldırı gerçekleştirmiş, saldırı sonucu 2 Türk askeri şehit olurken 6 Türk askeri yaralanmıştır. Yaralanan askerlerden birisi 5 Mart 2020'de şehit olmuştur.
6 Mart 2020'de saat 00.01 itibarıyla ateşkes başlatıldı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyonu Esad rejimi kuvvetlerine ağır darbe vururken 10 yıllık iç savaşta ağır kayıplar vermiş bulunan Suriye Hava Kuvvetleri, Türk karşı saldırısı sonucunda zaten zayıf duruma düşmüş gücünü de kaybetti. Bu da rejimin 2024’te devrilmesinin zeminini hazırlamıştı. Ağır şekilde kayıp veren Rejim güçleri Bahar Kalkanı Operasyonundan sonra İdlib ve çevresine varil bombası saldırılarına son vermek zorunda kaldı. 2024 yılında yayınladığı bir raporda Syrian Network For Human Rights, İdlib'te son varil bombası saldırısının Mart 2020 tarihinde yapıldığını belirtti.
Bahar Kalkanı Harekatı sonrası bir daha Beşşar Esed İdlib'e karşı operasyon girişiminde bulunmadı.
2021 yılının sonlarında ise Suriye Parlamentosu Hatay'ın Suriye toprağı olduğunu öne sürerek Hatay'ı geri almak için her şeyi yapacaklarına dair açıklama yaptı.
Suriye Parlamentosu Hatay'ın Türkiye’ye katılmasının 82. yıl dönümü vesilesiyle bir açıklama yaparak şehrin “İşgal altındaki Suriye topraklarının bir parçası olduğunu” iddia etti.
Açıklamada, “Hatay’ın Türkiye'nin eline kalmaması ve geri alınması için mümkün olan her şeyin yapılacağı” şeklinde ibareler yer aldı.
2020’den 2024’e kadar Suriye haritası, neredeyse 4 yıl boyunca hiç değişmeden kalırken artık Suriye'de sular durulmaya başlamış, iç savaşın fiilen sona erdiği hissiyatı hakim olmuştur.
Bu süreçte birçok ülke de Esad'la ilişkilerini yeniden değerlendirme çağrısı yaparken 2011 itibariyla Esad aleyhine diplomatik izolasyon politikası uygulayan ve büyükelçiliklerini geri çeken ülkeler birer birer rejimle normalleşmeye başlar. Türkiye ise normalleşme kapısını çeşitli şartlara bağlayarak birazcık aralamıştır.
2012’de çıkarıldığı Arap Birliği'ne 2023 yılında tekrar kabul edilen Beşşar Esed aleyhine Avrupa ülkelerince uygulanan yaptırım ve boykot hamlelerinde de çatlama olur. 2018’de Esad ile normalleşen Yunanistan'dan sonra İtalya da artık Şam'a büyükelçi atadığını açıklayarak Suriye'de büyükelçiliği açık olan 7. Avrupa ülkesi olmuştur.
Artık dünyanın el uzatmaya başladığı Esad, muhalif gruplara karşı nihai ve kesin zaferini ilan etmeye hazırlanırken Esad karşıtı güçler 27 Kasım 2024'te Halep kırsalına doğru sınırlı, ama hiç beklenmeyen bir saldırı başlattı. 10 yıllık iç savaşta ağır kayıplar vermiş bulunan ve operasyonel gücünü kaybeden Suriye rejim kuvvetleri, saldırılar karşısında neredeyse hiç varlık gösteremedi. Zira artık şartlar değişmiş, Esed'e arka çıkan Rusya ve İran, kendi meselelerine öncelik verirken Esad'ı geri plana atmışlardı. İran, İsrail tarafından gerçekleştirilen yoğun saldırılar yüzünden Suriye'deki askeri varlığını azaltarak kritik karargahları boşaltırken önceliği kendi ülkesini korumaya vermiştir. İran'ın vekil kuvveti Hizbullah da Lübnan'da İsrail karşısında ağır kayıplar vererek büyük yaralar almıştır. Hakeza Rusya da bitmek bilmeyen Ukrayna Savaşı ile boğuştuğu için Suriye'deki askeri gücünü Ukrayna'ya kaydırmıştır. Artık Esad'ın destek alacağı bir güç kalmazken Suriye adeta kendi kaderine terk edilmişti. Rejim askerleri, Suriye ordusu üniformalarını çıkarıp atarak sivil halkın arasına karışır. 7 Aralık 2024'te muhalif güçler, yaklaşık yirmi dört saat süren taarruz sonrasında Humus'un kontrolünü tamamen ele geçirdi. Hükûmet savunmasının hızla çökmesi, geri çekilmeleri sırasında hassas belgeleri imha eden güvenlik güçlerinin aceleyle geri çekilmesiyle sonuçlandı. Bu ele geçirme sonrasında muhalifler, güçlere kritik ulaşım altyapısı, özellikle de Şam'ı kıyı bölgesine bağlayan ve hem Esad'ın destek üssünün hem de Rus askeri tesislerinin bulunduğu otoyol kavşağı üzerinde kontrol sağladı. Humus'un muhalif güçler tarafından ele geçirilmesi geniş çaplı kutlamalara yol açmış, halk sokak gösterilerine katılmıştır. Kutlamalar sırasında Esad karşıtı sloganlar atıldı: “Esad gitti, Humus özgür“ ve ‘Yaşasın Suriye, kahrolsun Beşar Esad’ gibi Esad karşıtı sloganlar attılar, Esad'ın portrelerini içeren hükümet sembollerini kaldırdılar ve muhalif savaşçılar zafer kutlamaları yaptılar. Başkent Şam'a giren muhalifler, başkentteki hapishane mahkûmlarını serbest bırakır. Bu durum, rejimin yıkılışının kesinleştiği an olarak tarihe geçer.
Ceramana'nın ana meydanında protestocular Hafız Esad'ın bir heykelini yıktı. Akşam saatlerinde hükümet yanlısı güçlerin geniş çaplı protestoların patlak verdiği bazı banliyölerden çekildiği bildirildi.
8 Aralık'ta Esad'ın ailesinin Moskova'ya kaçtığı ve Rusya'da sığınma hakkı aldığı bildirildi. Rejimi devirmek için sadece 12 gün yeterli olmuştu. Yeni cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara olurken İdlib merkezli Suriye Kurtuluş Hükümeti’nin başkanlığını da yapmış olan Muhammed el-Beşir, ertesi gün Suriye geçiş hükümetinin yeni başbakanı olarak atandı.
Eski rejime karşı çeşitli şartlar karşılığında normalleşilebileceğini açıklayarak kapıyı birazcık aralayan Türkiye, Şam'daki geçiş hükümetiyle diplomatik ilişkilerini hızla yeniden tesis etmeye başlamış, son 12 yıldır kapalı olan Suriye'deki büyükelçiliğini 15 Aralık 2024’te yeniden açmıştır. Ayrıca Suriye'nin 2012’de çıkarıldığı İslâm İşbirliği Teşkilatı’na 2025’te yeniden alınmasında etkin rol oynayan Türkiye, yeni rejimin yönetimi ele aldığı Suriye'ye yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılmasını savunmaktadır. 2025 yılı Ocak ayında Türk Hava Yolları, Şam'a uçuşlarını yeniden başlatacağını açıkladı.