“Yol Varsa Budur, Bilmiyorum Başka Çıkar Yol” (14)
Küçük Günahlar
59 Küçük Günah
İşte maddeler halinde küçük günahlar: (1) Nâmahreme bakmak ve öpmek, (2) Mahremi olmayan, yabancı kadınla bir mekanda baş başa kalmak ve onunla tokalaşmak, (3) İnsana, canlıya (isterse bir hayvana olsun) lânet etmek, (4) Başkalarına zarar vermemek kaydıyla yalan söylemek (zarar verecek olsa kebâir günah olur), (5) Yumuşak bir dille söylense bile bir başkasını ayıplamak,(6) Müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs durmak ve Müslümanın kalbini kırmak, onu gücendirmek, (7) Cahil olduğu halde, bilgisi olmadığı halde çok münakaşa etmek, (
Erkeğin ipek elbise giymesi, (9) Yolda kibirli kibirli yürümek, (10) Küçük veya büyük abdest esnasında önünü veya arkasını kıbleye dönmek. Kimsenin olmadığı mekanlarda, zaruret olmadığı halde, keyfî olarak avret mahallini açmak, (11) Yanında mahremi olmayan kadının sefer mesafesinden kısa bir mahalle gidişi, (12) Bir kişi pazarlık yaparken, daha onun pazarlığı bitmeden araya girmek, pazarlık yapmak, fiyat arttırmak o pazarlığı bozucu davranışlarda ve konuşmalarda bulunmak (13) İhtiyaç zamanında, halkın muhtaç olduğu gıda maddelerini stok etmek, (14) Cuma namazı vakti ikinci ezandan sonra (hutbeden önce okunan ezan) alışveriş yapmak, (15) Bir malın ayıbını söylemeden satış yapmak, (16) Sirke yapmak niyetiyle şarabı evinde saklamak, (17) İçki alışverişi yapmak, (18) Satranç oynamak, 19) Bir lokma miktarı çalmak, 20) Ücretle hadis veya Kur’an okumak (Bunu meslek haline getirmek), (21) Ayakta küçük abdesti bozmak, (22) Banyoya veya insanların geçeği yerlere küçük su dökmek, (23) Namaz kılan kimsenin önünden geçmek veya ona yüzünü dönmek, (24) Camide ve mescidde dünya kelamı konuşmak, (25) Zekatı malının aşağısından vermek (Malının en âdisini zekat olarak vermek.), (26) Koyun ve davarı boyun kısmındaki ak iliğe kadar kesmek (ilk anda), (27) Kadını bir talaktan ziyade talakla boşamak, (28) Evladlar arasında mal taksiminde adaletli davranmamak (Bazılarına diğerlerinden çok vermek), (29) Hâkimin hangi hususta olursa olsun, dâvâcı ve dâvâlı arasında eşit davranmaması, (30) Malında haram tarafı galip olan kimsenin hediyesini almak ve dâvetine icabet etmek, (31) Gasp edilen bir yerin mahsulünden yemek, (32) Karşısında veya hizasında fotoğraf veya canlı resim bulunduğu halde namaz kılmak, (33) Zaruret hali müstesna, altın diş yaptırmak, (34) Altın ve gümüşten kaplar kullanmak, (35) Fitne ehline silah satmak, (36) Âlim ve salih olmayan veya anne-babasından gayri kimselerin elini, eteğini öpmek (o kişinin makamı, zenginliği, şöhreti için veya o kişiden menfaat temin etmeyi umarak), (37) Hiç konuşmaksızın el ve başla selam vermek, (38) Çocuğa büyüklerin giymesi câiz olmayan elbiseyi giydirmek (Erkek çocuğa ipek elbise giydirmek gibi), (39) Oruçlu veya yanında misafir olmadığı halde, doyduktan sonra velev bir lokma olsun yemek yemek, (40) Aç olmadığı halde yemek yemek, (41) Cinsî münasebetten anlayan kimsenin yanında, onlar uykuda olsa bile hanımıyla birleşmek, (42) Mü’mine su-i zan etmek ve mü’mine hased etmek, (43) Kibir ve ucub etmek (amelini beğenmek), (44) Oyunları, eğlenceleri, şarkıları, türküleri dinlemek, seyretmek, (45) Kur’an okumakla veya Kur’an mütâlâası ile meşgul olan bir kimsenin, muallim veya babasından başka kimselere ayağa kalkması, (46) Yanında Mü’min gıybet edilirken sesini çıkarmamak, (47) Kendisini istemeyen bir kavme, bir cemaate imamlık etmek, (48) Konuşurken, fuhşiyata dair söz söylemek, sövmek, (49) İfrat derecede latife ve mizah etmek, (50) Söylenilen bir sırrı bir başkasına söylemek. O sırrı ifşa etmek, (51) Hulf-u va’d etmek (sözünde durmamak. Sözünden caymak), (52) Irzına dil uzatan kimsenin karşısında gevşeklik göstermek, gayrete gelmemek. (İslam hukukuna göre; bir kimse, malına, canına, namusuna tecâvüz vaki olduğunda, ilk önce saldıranları tesirsiz hale getirir. Şayet durmazlarsa onlarla sonuna kadar mücâdele eder. Canını, malını, namusunu korurken can verirse şehit olur), (53) Özürsüz olarak cemaatle namaz kılmayı terk etmek, (54) Alışveriş yaparken durmak suretiyle yolu işgal etmek, başkalarının geçişini engellemek, (55) Zâlimlere, Şeriata aykırı işlerini tasdik ederek dalkavukluk etmek, (56) Müslümanın, zimmiye (İslam devletinin tebaası olan ehl-i kitaba), “Yâ kâfir!” demesi, (57) Mâlâyani (faydasız, boş sözler, boş konuşmalar) konuşmak, (58) İdarecilerin ve zenginlerin yaşayışlarından, zevk ü safâlarından bahsederek vakit tüketmek, (59) Erkeğin dudağından öpmek. Onunla kucaklaşmak (Bilhassa şab-ı emretle -tüysüz gençle-kucaklaşmak daha şiddetli haramdır.) (İrşâdü’l Gâfilîn)
Küçük günah, nasıl büyük günah olur?
Bu sıraladığımız “Küçük günahların”, “küçük olmasının” şartları vardır. Bu şartlar olmadığı takdirde “büyük günah” olur. Hatta Allah muhafaza küfre kadar gider. Evvelâ bu günahların küçük olmasının şartlarına bakalım:
(1) Bu günahlarda ısrar etmemektir: Küçük günahlarda ısrar edildiği takdirde “Büyük Günah” olur. “Bunda ne var ki”, “Bundan da ne çıkar”, “Bu da günah mı olurmuş” gibisinden günahın inkarı ise küfürdür.
(2) Allah korkusunu hatıra getirmek: O günahların neticesinde ceza göreceğini düşünmek. İşlenilen o günah fiilini küçük görmemek. Günah küçük görüldüğü takdirde kalb ona iltifat edebilir. Unutulmamalıdır ki, kalb, nazargâh-ı İlâhîdir. Kalbde Allah sevgisinden başka sevgilere fazla yer verilmemeli, kalbi Allah’ın haram kıldığı fiilleri işleyerek karartmamalıdır. İnsanlık hali icabı günah işlendiği zaman, derhal tevbe edilmeli, bir daha o günahı işlememeye azmetmelidir. işlenilen her günahı büyük görmeli, o ölçüde pişmanlık duymalıdır, insan her bir günahı, basına yüklenmiş bir dağ gibi görmelidir. Eğer o günahı burnunun ucuna konmuş ve ufak bir el hareketiyle uçup gidecek bir sinek gibi görürse, Allah’ın hesap soracağını hatırına getirmezse, o küçük günah büyük günaha inkılap eder.
(3) İşlenilen küçük günahtan mesrur olmamak: Şayet insan işlediği günahtan dolayı mesrur olsa, “zehirli bal şerbeti” gibi olan o günahın gelip geçici zevkini hatırına getirse ve ondan dolayı memnuniyet duysa, o takdirde büyük günah olur.
(4) İşlenmiş olan o küçük günahı ortaya çıkarmamak: Bir kimse işlediği küçük günahları diğer insanlara anlattığı, hele ızhâr-ı şâdümâni kabilinden, yani sanki mühim bir iş yapmışçasına naklettiği takdirde işlediği o günah “büyük günah” olur.
Cenab-ı Hak, Settarü’l Uyûb’dur. Ayıpları setreder (örter). İnsan beşeriyet muktezası olarak işlediği günahtan dolayı pişmanlık duyup tevbe etmelidir. Şayet bunu yapmayıp da açıkladığı takdirde, bu küstahça davranışın cezasını, ya sekeratta, ya kabirde, ya mahşerde çeker. O günahın günah olduğunu bilip açıklamasının cezası budur. Halka ilan ettiği günahını günah saymadığı takdirde durum değişir. O davranış küfürdür ve fiilin temizleyicisi Nâr-ı Cehennemdir.
(5) “Cenab-ı Hak küçük günah işleyene ceza vermez” diye inanmamak: Şayet bu inançta olduğu takdirde, yani Cenab-ı Hakk’ın küçük günah işleyene ceza vereceğini düşünmediği ve buna inanmadığı takdirde, o zaman günah “küçük” olarak kalmaz, büyür.
(6) Küçük günahı işleyen kişinin milletin rehberi durumunda olmaması lazımdır: Şayet küçük günahı işleyen kişi âlim, hoca, idareci durumunda ise, o kişilerin işlediği küçük günah “küçük” olarak kalmaz, büyük günah olur. Bu bakımdan “Örnek alınan” kişilerin hareketlerine, davranışlarına, sözlerine, yaşayışlarına çok dikkat etmesi gerektir.
Âvâm-ı nâs, âlimleri, hocaları taklid eder. Bu bakımdan din âlimlerinin, hocaların, insanların önünde rehber durumunda olan kişilerin zühd ve takvayı esas almaları lazımdır.
İpek elbise giymek küçük günahtır. Ama âlim kişi bunu giydiği takdirde onun için büyük günah olur. Hâkezâ bütün küçük günahlarda durum aynıdır.
Hepimiz dehşetli bir asırda yaşıyoruz. “En şerefli hicretin” günahlardan kaçınmak olduğunu bilmeli, günahlardan kaçınmalı, günah işlediğimiz vakit, derhal tevbe etmeliyiz.